Forum içi yönetici alımları için buraya tıklayarak başvuruda bulunun!

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Brüksel, Erdoğan'ı Artık Yakın Takibe Alacak

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Misafir


Misafir

Başbakan Erdoğan'ın Brüksel ziyareti nasıl yankılandı, nasıl algılandı sorularına insanlar meşreplerine göre cevaplar veriyor.

Bazılarına göre rezaletlerle bezeli bir temaslar silsilesi,
diğerlerine göre de şahane bir performans. Hakikat, her zaman olduğu
gibi ikisinin arasında bir yerlerde.
Öncelikle, Başbakan'ın bizatihi ziyaretinin gerçekleşmiş olmasını
ben çok olumlu buluyorum. 2005'ten sonra yavaşlayan reform süreci, 22
Temmuz seçimlerinden sonra anayasa çabalarının başörtüsü sorununda usul
tutturulamadığı için heba olması ve ardından parti kapatma davası ile
tüketilen enerji, CHP ve yandaşlarının da yoğun faaliyetleri ile
Brüksel'de AK Parti hükümetinin AB'ye sırtını döndüğü intibaını
kuvvetlendiriyordu. (Bu arada, Başbakan'ın ziyaretinden birkaç gün önce
CHP Brüksel Bürosu'nun 'güzel' bir sürprizine şahit olduk. CHP Bürosu,
sağcı Amerikalı Yahudilerin etkili olduğu MEQ dergisinde yayınlanan
"Gülen'in büyük ihtirası: Türkiye'nin İslamî tehlikesi" isimli, içinde
yalan yanlış, hezeyan ve saptırmalarla dolu satırların bulunduğu bir
makaleyi CHP'nin 6 oku ve Mustafa Kemal'in fotoğrafı eşliğinde Avrupa
kurumlarına e-mektup marifetiyle dağıttı. AK Parti'nin AB reformları
karşısındaki 'lakaytlığını' Brüksel'de nazara vermesi beklenen CHP'nin
bu ilginç hamlesi benim gibi birçok Avrupalıyı da şaşırtmış.) Erdoğan,
ziyaretiyle en azından karşı yönde bir mesaj vermiş oldu. Peki verdiği
mesaj başarılı mıydı?
Başbakan'ın Belçika'daki bütün temaslarını 'Avrupa'nın Dostları'
programı dışında (ki bu programa da gittim; ama Türk gazetecilerine yer
ayrılmadığı için takip edemedim) izledim. Erdoğan'ın Gazze'ye desteği
ve İsrail eleştirisine ziyadesiyle katılmama rağmen, Brüksel'deki
temaslarında Ortadoğu sorununa fazla odaklandığı kanaatindeyim. Avrupa
Siyaset Merkezi'ndeki konuşmasında da vaktinin büyük bir kısmını
Gazze'ye ayırdı Erdoğan. 4 yıl aradan sonra Brüksel'i ziyaret eden ve
AB ile birçok sorun yaşayan Türkiye Başbakanı'nın Gazze'ye temas etmesi
bekleniyordu ve hatta talep ediliyordu; ancak programa katılanlar,
Başbakan'dan müzakerelerdeki sorunlara daha bir derinlemesine bakış
beklentisindeydi.
Nabucco'ya ilişkin birkaç saat içerisinde Erdoğan'ın birbiriyle
çelişen iki açıklama yapması da kafaları karıştırdı. Rumlara kızarak
Nabucco projesine ilişkin Türkiye'nin tavrının tekrar gözden
geçirebileceğini söyleyen Erdoğan, öğleden sonra Komisyon Başkanı Jose
Manuel Barroso ile yaptığı basın toplantısında tamamen farklı bir ton
tutturdu. Tabii bu arada olan oldu, Alman Ekonomi Bakanı, Erdoğan'ı
Avrupa'ya "siyasî şantaj yapmakla" itham etti.
Diline pelesenk ettiği "Yaradılanı severiz, Yaradan'dan ötürü"
sözünü Belçika'da sık sık tekrarlayan Erdoğan'ın Rum Kesimi'ni haklı
olarak eleştirirken işi rakamlara dökmesi de eleştirildi. Kıbrıs Rum
Kesimi'nden "700-800 bin kişilik ülke" diye bahsederken,
muhafazakârların mühim atıflarından biri olan "önemli olan keyfiyettir,
kemiyet değil" düsturunu unutmuş gibiydi. Ayrıca, AB'de çok sayıda
"küçük" üye bulunduğunu, ülkeleri "büyüklük ya da küçüklüklerine" göre
tasnif eden yaklaşımların "küçük" ülkeler arasında muazzam bir
dayanışmaya yol açtığını not etmek gerekiyor.
Ancak aynı zamanda AB Komisyonu'nun ilk defa bu kadar kuvvetli bir
şekilde Türkiye'nin üyeliğine destek çıktığını da gördük. Hatta
Barroso'nun, Erdoğan ve Gül'ün neredeyse artık atasözü olan "Biz
Avrupa'ya yük olmaya değil, yük almaya geldik" sözlerini aynen
tekrarlaması fevkalade önemliydi.
Başbakan, Avrupa Parlamentosu'nun siyasî liderleri ile de görüştü.
Toplantıdaki bir Avrupalıya göre Erdoğan, çok başarılıymış. "Bu kanaat
size mi ait yoksa genel bir intiba mı?" diye sorduğumda, "Erdoğan, tam
bir lider, şeffaf. Mesajını net bir şekilde verdi. Zannediyorum
toplantıdakilerin büyük bir kısmı etkilendi." dedi. Hafta içinde Avrupa
Parlamentosu başkanlığına aday Liberal lider Watson'un AA'ya yaptığı
açıklama, Erdoğan'ın söylediklerinin yankılarının olumlu olduğuna
işaret ediyordu.
Erdoğan'ın ziyareti kritik bir dönemde gerçekleşti ve Ankara,
Brüksel'e net bir şekilde reform sözü verdi. Bu geziden sonra Brüksel,
Erdoğan'ın yaptıklarını ve söylediklerini çok daha yakından takip
edecek. Başbakan, reform sözünü tutmazsa, Avrupa'daki itibarını hızla
kaybedebilir.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz