Forum içi yönetici alımları için buraya tıklayarak başvuruda bulunun!

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

CAN DÜNDAR YILBAŞINI ARKADAŞLARIMLA GEÇİREBİLİRMİYİM ANNE?

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Misafir


Misafir

Ankara’da 7 üniversitelinin zehirlenmesi, yılbaşını bize zehretti.

Sadece
genç hayatların böyle kolay sönüvermesi değil, yetkili ağızların
konuştukça alemi gaza getiren delik borulara dönüşmesi de hazindi.

İçinde türlü çeşit imalar barındıran “Bazısının belden üstü çıplaktı” yalanının, İslamcı basında bir ibret dersine çevrilmesi ise “cehennemlik günah”tı.

Cumhurbaşkanı Gül’ün soyağacı meselesinde olduğu gibi burada da “Velev ki çıplaktı, size ne! Sizin ihmalinizi, ölü tasnifçiliğinizi meşrulaştırır mı bu ” diyemedi kimse; yalanı savuşturmaya çalıştık elbirliğiyle…



* * *



Yılbaşı faciasının kalıcı bir etkisi daha var. Kadın günlerinden ebeveyn sohbetlerine kadar hızla yayılan bir kuşku bu:

“Acaba o yaşta çocukların ailelerinden uzak, bir başlarına yılbaşı kutlaması doğru mu?

Bu sohbetler, etraftan duyulmuş kimi dehşet öyküleriyle soslandırılıp “İpleri sıkılaştıralım” kararıyla son buluyor genellikle…

Üst katta
aynı yaşta bir çocuğun, yılbaşı gecesi ders çalışırken sızıntıyı fark
edip ailesini kurtarması, ama kapılarını çaldığı halde “kendinden geçmiş yaşıtları”nı uyandıramaması da ders çıkarılması gereken bir örnek olarak anlatılıyor.



* * *



Yılbaşı öncesi, genç evlat sahibi çoğu ebeveynin evinde kriz yaşandığına tanık oldum.

Yeni kuşak, çok daha erken yaşta ergenlik çağına giriyor. Eğlence endüstrisi onları dışarı çağırıyor.

Özel geceleri, ana babalarıyla değil, akranlarıyla geçirme tercihi artıyor.

Endişe yasağa, yasak kavgaya, kavga isyana yol açıyor evlerde…

Kıskaç
daraldıkça, gençlerin serbesti talebi daha da keskinleşiyor. Sonuçta
yılbaşını ya gençler asık suratla evde geçiriyor ya da ana babaları cam
kenarında, telefon başında…

Eminim son olaydan sonra birçok ebeveyn, arkadaşlarıyla buluşma izni isteyen çocuğuna Bilkentliler örneğini verecek, zihninde “üstleri çıplaktı” detayının yakıcılığıyla yasak duvarını yükseltecektir.



* * *



Deprem sonrası eve girememek gibi bir rahatsızlık bu da…

Oysa aynı
faciayı ailece de yaşayabilirlerdi. Faturayı gençlerin yılbaşı
eğlencesine kesmeden önce ihmalin onlara değil, önlem almayan sisteme
ait olduğunu görmeliyiz.

Çocukları
ebeveynine bağlayan ipin uzunluğu, devirden devire, aileden aileye,
şehirden şehre değişir. Bazı çağlarda, bazı yerlerde alabildiğine uzar
ve gevşer kendiliğinden; bazı coğrafyalarda, güvensizliğin yarattığı
baskıyla göbek bağı kadar kısa kalır; çocuk, ayrılamaz ana babasının
dizi dibinden…

Oysa
insanlık gelişmesini, aşırı koruma altında güvensiz yetişmiş uydu
çocuklara değil, kendi kanatlarıyla geniş ufuklara açılabilmiş özgür
evlatlara borçludur.

Kaygılar
nedeniyle bağlılık hissini bağımlılığa çevirmek, dünyayı keşfetmelerini
geciktirdiği gibi, insanlara ve kendilerine güvenmelerini de engeller.

Doğru
tavır, onlara ayakları üzerinde durabilmesini, kötülükle mücadele
edebilmesini, içtiğinde, soyunduğunda, sarsıldığında bile kendini
koruyabilmesini, özgüvenini yitirmemesini öğretebilmektir.

5 paralık delik boru yüzünden hayatların sönmeyeceği bir ülkeyi kuracak olan da yine, kendi hızında büyüyen çocuklardır.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz