Forum içi yönetici alımları için buraya tıklayarak başvuruda bulunun!

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Fethullah Gülen'i Övdüm mü?

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Fethullah Gülen'i Övdüm mü? Empty Fethullah Gülen'i Övdüm mü? Paz Şub. 08, 2009 1:08 pm

Misafir


Misafir

Sevgili dostlar, aramızda hiçbir nokta
aydınlanmadan kalmamalı! İki gün önce "Boğazlayan-Boğazlıyan"
meselesini sizlere aynen düşündüğüm gibi aktardım. Bugün, çok uzun
zamandır "aklıma takılan" ve sizlerden "hâlâ hakkında mesajlar" aldığım
başka bir konuya değinmek istiyorum.
Aklımdan geçenleri paylaşmadan sizlerden gelen bir tepkiyi örnek
olması için aktarmak istiyorum; "...Tanıdığım, değer verdiğim Yiğit
Bulut’u, büyük bir şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla okuduğum Fethullah
Gülen yazısından sonra kaybettim. O yazıyı, sadece yazılarından
tanımakla kalmayıp, yüzyüze de görüştüğüm Yiğit Bulut’un bunları nasıl
kaleme aldığına bir türlü anlam veremedim. Ve Yiğit Bey inanın, o
günden bu yana yazdığınız her yazıyı okurken, o yazı beynimin bir
ucunda asılı olarak bekliyor. Şunu yapmadım; sizi o yazıdan sonra bir
daha okumamak üzere terkeden onbinlerce okurunuz gibi terketmedim.
Çünkü hâlâ bir umut var içimde ve hep kendi kendime şunu soruyorum:
Yiğit Bulut gerçekten böyle düşünüyor olamaz, olmamalı..."
Sevgili dostlar, değerli okurumun bahsettiği, bu köşede okuduğunuz "Ali Kırca o kaseti neden yayınladı?" başlıklı yazı.
Şimdi bütün açık yürekliliğimle burada sorguluyorum; o yazıda ne demek istedim!
Her şeyden önce şunu söyleyeyim; yazdığım tek bir "satırı" dahi
kimseyi övmek veya yermek üzerinde kurgulamadım, kurgulamam. Her zaman
objektif olmaya çalıştım, çalışırım...
Amacım her zaman "ana fikri" öne çıkarmak ve "altında sorulmayan bir
soruya, 'burası da atlanmış' denen bir gerçeğe dikkat çekmek oldu".
Kendi siyasi görüşlerime hiçbir zaman "torpil" yapmadım! Doğru
bildiklerimi savundum, risk aldım ama "haksızlık" yapmadım. Bugüne
kadar haklarında yazı yazdığım hiçkimse "Bize haksızlık yaptı, gerçeği
kendisine ispatladık ama aksini savundu" diyemez. Herkesi dinledim ve
hep adil olmaya çalıştım.
"Fethullah Gülen" yazımı da değerlendirirken; "adil" ve "objektif"
olduğumu bilerek değerlendirin. Ben, "içinden çıktıkları rahime"
gittikleri "yeni yüksek maaşlı" kucaklardan "küfürler eden, ‘ona buna
mektuplar başlıklı’ yazılar yazan" köşe yazarlarından değilim...
Hiçkimseye ne minnet ne de başkalarıyla birlikte olup "küfür" borcum var! Övmem de yermem de; sadece anafikri yazarım!
O yazının da anafikri gayet netti ve hala savunuyorum. Fethullah
Gülen’i seversiniz, sevmezsiniz (zaten benim yazımın da asla "böyle
subjektif bir detay" konusu olamaz)... Ama gerçeği de görmemiz gerekli;
Türk kamuoyu, "subjektif baskılarla, Ali Kırca tarafından ve daha sonra
birçok kanal tarafından yapılan yayınlarla" Gülen’i "yargısız infaz
sürecine" tabi tuttu ve "Türkiye’den ayrılmak" zorunda bıraktı!
Daha açık yazayım; "siz Amerika’yı arkanıza alıp 28 Şubat’ı
yaparsanız, İsrail’le "kanka" olup süreci desteklerseniz, sizin
"buradan gitmek zorunda" bıraktıklarınız Amerika’ya gidince "söyleyecek
bir lafınız" olamaz! Gülen "devletin o andaki politikaları" ile
uyuşmayabilir, hatta daha da ileri gitmiş olabilir ama bunun metodu;
"medya yoluyla yargısız infaz" ve sonrası "ülkeden gitmek zorunda"
bırakmak değildir!
Hiçbir "büyük devlet" bunu yapmaz! Ben seninle "Oynamıyorum, sen
burayı terket git" demez! Gel "Beraber ne yapabiliriz?" der! Fikirleri
ne olursa olsun, kim olursa olsun; tezleri ve arkasında kalabalıkları
olan herkes için "uzlaşma yeri burasıdır"!
Sevgili dostlar, şimdi sorun kendinize ve lütfen dürüst cevap verin;
Gülen gitti de ondan sonra her şey daha mı iyi oldu! O zaman birileri
"aktifti", şimdi de "başkaları" aktif! O zaman birileri "Şubatçıydı",
şimdi başkaları "Şubatçı"!
Bir daha soruyorum, gitmek zorunda bıraktıklarımız sonrası "burada
uzlaşma ve barış mı" oldu. Kavramlarda daha mı iyi "anlaşır" hale
geldik!
Dediğim gibi hiçbir "büyük devlet" arkasında kalabalıkları ve tezi
olanları "birlikte bir şeyler yapmak" varken, "medyaya kaset servisi"
yoluyla kaçırtmaz! O gün bu yöntemi uygulayanlar "ne kadar büyük bir
devleti" yönettiklerinin farkında değildiler!
Sonuç: Yüzde 100 objektif ve "hiçbir baskı" altında olmadan yazdığım
yazıma sonuda kadar "anafikir" olarak sahip çıkıyorum. Lütfen "detayı
atlamayın"! Amacım "övmek veya yermek değil", bugüne nasıl geldiğimizi
"sorgulamak" ve "ortaya koymak"! Bugün "yargısız infazlar" yapıldığını
iddia ediyorsak ve dürüstsek, hukukun üstünlüğüne inanıyorsak, "o
günleri de sorgulamamız" gerekli! Kimler, neden, nasıl bu ülkeden "apar
topar" gönderildiler! Ben gazeteciyim. ******çüyüm, laik devletten,
bağımsız Türkiye’den yanayım ama bu "yandaşlığım" detayları sorgulamama
"engel" değil! Her şeyi "bilinir" kılmak benim görevim!
Son söz: Bugün "Gazeteciler evlerinden alınıp götürülüyor" diyenler,
28 Şubat döneminde de "sadece görevi gazetecilik" olanlara sahip
çıkmalıydılar, çıkmalıydık! Abdurrahman Dilipak ile "suyun formülünde
bile ortak bir düşüncem olamaz"! Ama birileri istedi diye "gece evinden
alınıp emniyete götürüldüğünde fikri ne olursa olsun, o adam gazeteci"
diyebilmeliydik! Onu diyebilseydik bugün de "Hop ne oluyor?" derdik! O
gün diyenler, zaten bugün de diyorlar! "Oncu, buncu" demeden lütfen
"ana mesajı" sorgulayın! Bu "devlet bizim" ve "kol kırılıp yen içinde
kalmalı"! Amerika destekli 28 Şubat, Amerika destekli başka bir yol
açıyorsa "çözümü" acilen içimizde "bulalım"!

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz