Forum içi yönetici alımları için buraya tıklayarak başvuruda bulunun!

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Akıl akıldan üstündür ve bir anlamda dün bugündür de...

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Misafir


Misafir

Geçen yıllarda bir gazetenin ekinde çok genç bir magazin yıldızı
ile yapılmış röportajı okumuştum. Bu yıldız hayatında ilk kez bir köpek
sahibi olmuştu ve şöyle anlatıyordu köpeğini:

-Bu
dünyada benim kadar talihli bir insan yok. Çünkü diğer köpeklere
benzemeyen, çok başka bir hayvan benimki. Akşam eve geldiğim zaman beni
havlayarak karşılıyor. Hasta olup yattığımda, yatağımın yanından
ayrılmıyor. Koltuğa oturunca hemen yanıma sıçrayıp, bana yapışır gibi
kıvrılıyor yanıma. Kızıp cezalandırıyorum ama bana kin bağlamıyor.
Kimin böyle bir köpeği olabilir ki?

Köpek sahibi olan herkes, herhalde bu röportajı okurken gülmüştür.
Köpeğe sevgi ve yiyecek verirsiniz, o da size sevgi ve sadakat verir.
Büyümeyen çocuk gibidir köpek. Kaç yaşında olursa olsun sizinle oynar, cezalandırsanız bile size kin bağlamaz.

Deneyimler ve bilgi

Bu
genç yıldızın ilk kez sahip olduğu bir köpeği, diğer köpeklerden çok
farklı bir yaratık sanması, aslında çok doğaldı.Çünkü deneyimsiz ve
bilgisiz insanlar kendi yaşadıklarını da, söylediklerini de, dünyada
daha önce hiç yaşanmamış ve söylenmemiş şeyler olarak görürler.

Toplumlar da içe dönüp kendilerini bilgiden ve dünya gerçeklerinden soyutladıkları takdirde, bu genç yıldıza benzerler.
Oysa bu gök kubbe altında yaşanmamış olay ve söylenmemiş söz pek yoktur.
Yapıtları
klasik olmuş büyük yazarları okuduğunuz zaman, bunların en önemli
niteliğinin insanlık tarihinin başlangıcından o güne kadar herkesin
başına gelenleri sanki ilk kez olmuş gibi anlatmaları ve bundan bir
yargıya varmaları olduğunu hissedersiniz.

Yine
magazin sayfalarına ve televizyonlardaki kapışmalı magazin
programlarına dönersek… Dikkat edin bunlardaki kavgaların veya
gerginliklerin ana nedeni, bir takım sırların başkalarının diline
düşüp, dedikodu haline gelmesidir.

1613-1680 yılları arasında yaşayan Fransız yazar François de La Rochefoucauld şöyle diyor:
-Kendi
sırlarımızı kendimiz korumayı başaramazken, bunları anlattığımız
başkalarının bu sırları korumalarını nasıl bekleyebiliriz ki?


Talih ve akıl

Veya
talihi yaver gidip şöhrete ve servete sahip olmuş bir kişinin,
akılsızca, görgüsüzce ve hatta densizce davranışlar sergilediğini
gördüğünüzde, Montaigne’i hatırlamaz mısınız?

-Talih akılsızları akıllı yapmaz, onları sadece talihli yapar.
Mesela
ben sağlıklı ve uzun yaşamak için kendini aşırı zora sokan, sürekli
perhiz yapan, yatakta uyuması gereken saatte kan ter içinde yollarda
koşan insanları görünce, hep Woody Allen’in söylediklerini hatırlarım:

-100 yıl yaşamak istemenize neden olan her şeyden vazgeçtiğiniz takdirde 100 yıl yaşayabilirsiniz.
Tarihin
her döneminde ve tabii bugün de geçerli olan bu çeşit öz deyişleri
hatırlamak, insanların evrendeki ilk canlının kendileri olduğunu ve her
şeyin ilk kez kendi başlarına geldiğini düşünmelerini engeller.

Bunlardan birkaç örnek daha aktarayım:

Akıllı sözler

-Olayları yönlendiremediğiniz zaman kendinizi yönlendirmeyi deneyin.
-Başkasının bilgisi ile biz de bilgili olabiliriz, ama başkasının aklı ile biz de akıllı olamayız.
-İnsanlar hafızalarının zayıflığında sık sık şikayet eder ama kimse aklının kıtlığından şikayet etmez.
-Bizimle aynı şeyleri düşünmeyenlerin dışındakileri pek akıllı bulmayız.
Bu yazıyı “Ben entelektüel değilim, görünüşüm öyle” diyen Woody Allen’le bitirelim:
-Ölümsüzlüğü yapıtlarımla elde etmek istemiyorum. Ölümsüzlüğü ölmeyerek elde etmek istiyorum.

İstinye Park’ı Turgut Özal da görebilmeliydi...

Cumartesi günü “İstinye Park” alış-veriş merkezini gezerken, Turgut Özal’ı andım yine.
1978-81
arasında kahvenin bile bulunamadığı Türkiye’de, METRO 1990’da ilk
gross-marketini açtığı zaman, Cumhurbaşkanı Özal Doğu Blokundan gelen
konuklarını buraya götürür ve “Raflarda 25 bin çeşit ürün var” diye, Türk ekonomisinin gücünü onlara anlatırdı.

Daha
önce de Hüseyin Bayraktar, Net Holding desteği ile Ataköy’deki
Galeria’yı 1988’de inşa etti ve açılışı Özal yaptı… By-pass için
gittiği Houston’daki Galleria’yı, İstanbul’dakine model olarak
göstermişti Özal.

Özal ne Akmerkez’i, ne Kanyon’u ne de diğer dev
alış-veriş merkezlerini gördü.
Açıkçası
dünyanın en gelişmiş ülkelerinin en büyük kentlerinde olsa bile,
İstinye Park, gerek mimarisi, gerek mağaza ve ürün zenginliği ile o
kentlerin insanını etkileyecek bir ticaret merkezi.

Bu eseri Türkiye’ye ve ekonomiye kazandıran Orjin ve Doğuş gruplarını, Zafer Kurşun’u, Zafer Yıldırım’ı ve Ferit Şahenk’i vizyonlarından ötürü kutlamalıyız.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz